Ben röntgencilik okuyorum abi, dört yıllık evet.

Filmin adı: Dans la maison (Evde)

Yapım yılı: 2012

Yönetmeni: François Ozon

Oyuncular: Fabrice Luchini, Ernst Umhauer, Kristin Scott Thomas, Emmanuelle Seigner, Denis Ménochet, Bastien Ughetto

Geçtiğimiz hafta Pazartesi günü bir güzel altı arkadaş buluşup François Ozon’un “L’amant double” isimli filmine gittik. En son kendisinin “Jeune et Belle” isimli filmini izlemiş idim ki bu filmde de başrol aynı oyuncu idi. Lakin benim bahsedeceğim film “L’amant double” değil çünkü onu çok da beğenmedik. Bahsedeceğim film, hakkında iyi şeyler duyduğum ve izlemeyi aklımın bir köşesine yazmış olduğum “Dans la maison“.

Bir edebiyat öğretmeni olan Monsieur Germain, öğrencilerine verdiği ve son 48 saatte ne yaptıklarını anlatmaları gereken ödevleri okuyup çoğunun ne kadar kötü anlatıcılar olduğundan eşine yakınırken arada ilginç bir ödev bulur. Bu ödev sınıf arkadaşlarından birinin evini uzaktan izlerken, sonunda içeri girme şansı yakalayan Claude’a aittir. Kısa bir öykü şeklinde yazdığı ve “devam edecek” şeklinde bitirdiği ödeviyle Claude öğretmeninin dikkatini çeker fakat ödevi öğretmeni tarafından uygunsuz bulunur. Kağıtta yazan sıfatları cümle içinde kullanmalarını gerektiren ikinci ödevlerinde Claude tekrar şansını dener ve bu sıfatları öykünün kaldığı yerden devamını yazmak üzere kullanır. Sıradan bir aileyi öykülerinde ilgi çekici hale getirmeyi başaran Claude, Monsieur Germain’i de dünyasının içine çekmiştir zira Monsieur Germain de kitap yazma hevesi olan fakat zamanında bu konuda yenilgiye uğramış birisidir. Monsieur Germain öyküleri sabırsızlıkla bekler ve geldiklerinde eşiyle beraber okur, durumun çarpıklığının farkında olsalar da Monsieur Germain, Claude’un yazmaya devam etmesi adına yapmaması gereken eylemlerde bulunmaya başlar ve işler gittikçe kontrolden çıkar. Claude’un öykülerinin bağımlısı haline gelen Monsieur Germain için doğru- yanlış ayrımı bir süre sonra ortadan kalkacak ve hayatında olup biten diğer olaylara karşı duyarsızlaşmaya başlayacaktır.

vlcsnap-2016-02-05-19h31m39s77

Claude ile Monsieur Germain “Artole ailesini nasıl daha iyi gözetleriz”i konuşurlarken

Monsieur Germain ve Claude’un gerilimli ilişkisi haricinde izlediğimiz diğer hikaye de Claude’un sınıf arkadaşı Rapha ve ebeveynlerinin hikayesi. Rapha ortalama bir oğlandır, matematikten anlamadığı için Claude ona ders vermeyi teklif etmiş ve böylelikle beraber zaman geçirmeye başlamışlardır. Rapha’nın güzel ve Claude tarafından “dünyanın en sıkıcı kadını” olarak tabir edilen annesi Esther hayatta aradığını bulamamış bir kadındır. Sürekli evin dekorasyonunu değiştirmeye heves eder ve kendini bunun hayaliyle oyalar. Oğluyla aynı isimdeki baba Rapha ise kafasını Çin ile bozmuş, bir şirkette satıcı benzeri bir pozisyonda çalışıyor gibi görünen biridir. Pek bir olayı yoktur, basketbolu seven dümdüz bir adamdır. Esther ile mekanikleşmiş görünen bir ilişkileri vardır. Oğluyla ise basketbol ortak sevgileri olduğundan iyi anlaşır. Hayatlarına dahil olan Claude’u önce pek benimsemeseler de Claude’un manipülasyonları ile zamanla duygusal bir bağ kurarlar.

u-niej-w-domu-ozon-GALLERY_MAI2-28325

Röntgenci sayko Claude Artole ailesine ne biçim bakarken

Filmin diğer yandan ilerleyen hikayesi ise Monsieur Germain’in eşi Jeanne ile ilişkisidir. Jeanne bir çağdaş sanat galerisinde küratör olarak çalışmaktadır fakat galerinin sahibi olduğunu zannettiğim ikizlerin galeriyi kapatacağı konusunda endişelidir. Eşinin kendini öğrencisinin hikayelerine kaptırmasını da başta zararsız bulsa da zamanla bu gidişatın olumsuzluğunu anlayarak eşinin mantıklı davranmasını sağlamaya çalışır.

danslamaison16

Jeanne ve Germain acaba neye böyle bakıyorlar?

Filmin senaryosu gerçekten çok iyi yazılmış, hiç yoktan çok güzel ve akıcı bir hikaye ortaya çıkarılmış. Juan Mayorga’nın “El chico de la última fila (Son Sıradaki Oğlan)” isimli oyunundan senaryolaştırılmış. Oyuna dair çoğu detaya anladığım kadarıyla sadık kalınmış.

Orta sınıfa takıntılı olan Ozon’un dram-gerilimi olan “Dans la maison” oyuncularıyla olsun, anlatım şekliyle olsun insanı oldukça tatminkar bırakıyor. Hepimizin aslında çok sevdiği ve fakat “özel hayat” diyerek uzak durmamız gerektiğini bildiğimiz kısma seyirciyi dahil eden Ozon, hepimizi kendi suç ortağı haline getiriyor- hem de kendi rızamızla. Filmin sonu seyirciler tarafından farklı yorumlanıyor, benimki Monsieur Germain’in kişisel olarak edebiyatta yaşadığı başarısızlık ile ilintili. Filmin ola ki bir gün amerikan yeniden çevrimi yapılırsa Claude için Ezra Miller’ı seçmeliler, filmi izlerken o oynasaydı nasıl olurdu diye düşünmeden edemedim.

Neyin kurgu olup neyin olmadığına dair kafa yorduran, aslında çok sınırlı sayıda ama derinlikli karakterleri ile farkına varmadan insanı içine çeken bu hikaye izlenmeyi sonuna dek hakediyor. Tavsiyelerimle.

“Ben röntgencilik okuyorum abi, dört yıllık evet.” için bir yorum

Yorum bırakın