Belgeselin adı: Abducted in Plain Sight
Yapım yılı: 2017
Yönetmeni: Skye Borgman
Netflix’e gömdüğüm bir önceki yazıdan sonra yine Netflix’te izlediğim bir yapım ile devam ediyor ve göt oluşumu devam ettiriyorum. Şimdi hadi hakkını verelim ama belgesel seçkisi güzel (yıllık “seçki” kelimesi kullanımımı böylelikle doldurdum). Geçen yıl Amerika cehaleti ve saykoculuğu üzerine bir dosya hazırlayacağımı iddia etmiştim ancak bu yazı ikincisi olduğuna göre pek de hazırlayamamışım sanki (Tebrikler?). Neyse.
Bu belgesel hayatımda izlediğim en acayip olaylardan birini anlatıyor. İnanılmaz bir hikaye ve hikayenin protagonisti olan Jan Broberg’in yaşadığı onca can yakıcı duruma rağmen bir şekilde bunlarla savaşabilmesi bence mucizevi. İzleme keyfini bozacak bir şey anlatmadan nasıl yazabilirim diye düşünüyorum ama içinden pek çıkamadım. Spoiler vermeden anlatabileceklerim şunlar: Bir pedofil Broberg ailesinin kızı Jan’a kafayı takıyor ancak hikayeyi bu kadar basit anlatabilmek imkansız çünkü hikayenin geçtiği ortam ve sene itibariyle arka planda gerçekten inanması güç olaylar oluyor. İşin içinde aşırı saftirik bir aile, neyi nasıl kotarabileceğini bilen bir pedofil, akılalmaz bir hikaye ile kandırılan küçük bir çocuk ve DEV ihmalkarlıklar var. Her şey göz göre göre oluyor ve her seferinde “Bu kadar değildir canım” diyerek bir sonrakinde daha ileri seviye bir mallıkla karşılaşıyorsunuz. Jan’in güçlülüğü ve affediciliği ise bence azizlik seviyesinde.
Ebeveynler ve çocukları ile full artı full Broberg ailesi
Evlerden ırak bir Amerikan cehaleti ile dolup taşan bu belgesel Amerikan saykoculuğu dosyasına yüzde yüz yakışan nitelikleriyle ağızlara layık bir iç sıkıntısı ve çok sayıda şok unsuru sunuyor. Mutlaka izlenmeli diyerek yazımı sonlandırıyorum çünkü şu an anladığım kadarıyla belgeseli film anlatırcasına anlatmak daha zormuş. Ne desem spoiler olacak, konu zaten başlıbaşına uçmuş olduğu için izleyin işte. Bu Amerika’dan bir bok olmaz arkadaşlar, son sözüm bu.